Dünyada sigortacılığa benzer ilk
uygulamalara günümüzden yaklaşık
4000 yıl önce Babiller’ de
rastlanmaktadır. Zamanın ticaret
merkezi durumundaki Babil’ de,
kervan tüccarlarına borç veren
sermayedarlar, kervanların soyulması
veya fidye ödeme durumuyla
karşılaşmaları halinde tüccarların
borçlarını silmekte, buna karşılık
borcu tüccarlardan geri aldıkları
zaman, taşıdıkları riskin karşılığı
olarak ana borç miktarı üzerinden
bir miktar para almaktaydılar. Bu
olay daha sonra Kral Hammurabi
tarafından yasallaştırıldı.
Hammurabi Kanunlarının en büyük
özelliği haydutların saldırısına
uğrayan kervanların zararlarının
bütün diğer kervanlar arasında
paylaşılmasını öngörmeseydi. Bu,
tehlike paylaşmasının kara
taşımacılığındaki ilk örneğidir.
M.Ö. 600 yıllarında Hindu’ lar sigorta özelliği taşıyan kredi
anlaşmaları yapmaya başladılar.
Basit içerikli bu anlaşmalar,
toplumlardaki sigorta düşüncesini
geliştirerek sigortacılıkta ilk
adımları ortaya koyması bakımından
önem taşımaktadır. Bu tür kredi
anlaşmaları ortaçağda da gelişerek
deniz ödüncü ve nakliyat
sigortalarının temelini
oluşturmuşlardır.
Sonraları sigortaya daha yakın uygulamalar özellikle deniz
ticaretinin geliştiği yerlerde
görülmektedir. İlk denizci
uluslardan Kartacalılar, Romalılar,
Yunanlılar arasında, geminin
taşıdığı yük üzerine borç verip
geminin limana varamaması riskini
taşıyan ve gemi salimen limana
döndüğünde, hem verdiği borç
miktarını , hem de taşıdığı riziko
karşılığı faiz niteliğinde önemli
pay alanlar bulunmaktaydı. Alınan bu
faizlerin yüksekliği Kilise
tarafından hoş görülmeyip, bir süre
sonra da yasaklandı. Büyük
olasılıkla bu yasak, olabilecek
tehlikelere karşı önceden bir prim
alma biçimine, dolayısıyla da
sigorta fikrinin doğmasına yol açtı.
Prim esaslı sigorta yaklaşık M.S. 1250 yıllarında Venedik, Floransa
ve Cenova şehirlerinde görüldü. Gene
de bugünkü anlamda sigortadan söz
edilebilmesi için 14. yy’ ı beklemek
gerekti. Ekonomik koşulların
değişmesi ile ticaret, 14. yy’ dan
başlayarak çok önemli gelişmeler
gösterdi. O devirde deniz
ticaretinde en ileride bulunan
İtalya’ da sigortaya gereksinim
duyuldu ve deniz sigortası kavramı
da ilk defa burada ortaya çıktı. İlk
sigorta poliçesi olarak kabul edilen
mukavele 23 Ekim 1347 tarihini
taşımaktaydı ve İtalya’ nın Cenova
Limanı’ ndan Mayorka’ ya “Santa
Clara“ adlı geminin yükünü temin
etmek amacıyla düzenlendi. İlk
sigorta şirketi de 1424 yılında,
yine Cenova şehrinde kuruldu.
Sigorta konusunda ilk kanuni mevzuat
ise 1435 yılında yayınlanan
Barselona Fermanı’ ydı. İtalya’ daki
başlangıçtan sonra, deniz
sigortalarının özellikle 18. yy’ da
İngiltere’ de geliştiği
görülmektedir.
Denizde başlayıp gelişen sigortacılık, daha sonraları hayat
sigortası fikrinin doğmasına neden
oldu. Gemi ve yükünün sigorta
edilebilmesi, kaptan, yolcular ve
tayfaların da sigorta edilebilmesi
fikrini getirdi. 17.yy.’da bir
İtalyan bankeri olan Tonti’nin
getirdiği “Tontines” denilen
sistemde, belirli kişiler biraraya
gelerek, belirlenen bir süre için
ortaya belirli bir para koymakta,
süre sonunda hayatta kalanlar parayı
aralarında paylaşmaktaydı.
İnsanların çoğu, kendilerinin
başkalarından daha çok
yaşayacaklarına inandıklarından epey
rağbet gören bu sistemde ölenlerin
maddi kayba uğradıkları düşünülerek,
öngörülen süreden önce ölenler için
de, ölüm rizikosu karşılığı prim
ödenmesi öngörüldü. Ve hayat
sigortalarına bir geçiş de bu
şekilde başladı.
17.yy.’ın ikinci yarısı sigortacılığın gelişmesine yol açan iki
önemli olaya sahne olmuştur.
Bunlardan ilki sigortacılıkta
istatistik metod ve tekniğinin
uygulanmaya başlaması (İhtimal
Hesapları), ikincisi ise 2 Eylül
1666 tarihinde Londra’da meydana
gelen ve dört gün sürerek 13.000
evle 100 kilisenin kül olmasına yol
açan büyük yangındır. Kara
sigortalarının doğmasına neden olan
bu olay, halk üzerinde büyük etki
yaratıp böyle felaketlerin
sonuçlarına karşı önlem alınması
fikrini doğurdu. Gelişen bu fikirden
hareketle 1667 yılında “ Fire Office
“ (Yangın Bürosu) kurulmasından
sonra 1684 yılında buna rakip bir
ortaklık şeklinde ortaya çıkan ilk
yangın sigorta şirketi “ Friendly
Society “ faaliyete geçti. 1688
yılında İngiltere’de Lloyd’s’ un
temellerinin atılmasıyla
sigortacılıkta yeni bir dönem
başladı. Londra’da bulunan ve Edward
Lloyd adında bir kişinin işlettiği
kahvehane, gemi sahipleri, iş
adamları, ve tüccarların deniz
ticaretine ilişkin bilgi
alışverişinde bulundukları bir mekan
olmuştur. Burada sefere çıkan bir
gemi veya geminin yükü üzerine
teminat veren kişiler, “Underwriter”
sıfatıyla belgeler düzenleyerek
faaliyette bulunmaya başlamışlar ve
yine bu kişiler Edward Lloyd’un
ölümünden sonra, kendi aralarında
Lloyd’s adında bir topluluk
kurmuşlardır. Lloyd’s 1871 yılında
İngiltere Parlamentosunun çıkardığı
bir kanunla Birlik haline
getirilmiştir. Lloyd’s ilk
yıllarında sadece deniz sigortaları
sahasında faaliyet gösterirken
sonraları kara sigortaları sahasına
da geçmiş olup, günümüzde her türlü
sigortanın yapılabildiği bir kuruluş
haline gelmiştir. Lloyd’s, dünyada
başka benzeri olmayan, tamamen
kendine mahsus bir sigorta
kuruluşudur. Lloyd’s bir sigorta
şirketi olmayıp, sigorta teminatı
veren şahısların oluşturduğu bir
topluluk, bir birlik ve aynı zamanda
dünya gemicilik istihbaratı
konusunda bir merkezdir. Lloyd’s’ un
en belirgin özelliği Lloyd’s
üyelerinin bütün varlıklarıyla
sorumluluk taşımaları ve hiç bir
zaman sigortalı ile doğrudan temas
etmemeleri, ilişkinin “Broker”
denilen aracı kişi veya firmalarla
temin edilmesidir. Broker’lar
Lloyd’s ile çalışabilmek için buraya
kaydolmakta ve müşterinin gerek
sigorta gerekse tazminat alma
işlerini takip etmektedirler.
Modern sigortacılığın doğuşuna deniz, kara sigortacılığına yangın,
kaza sigortacılığına tren kazaları
ile ilişkin bireysel kazalar öncülük
ederken, sanayinin gelişmesiyle
yaşanan büyük teknik hasarlar,
mühendislik sigortalarının
gelişimine yol açmıştır.
20. yüzyılın başlarında sigorta şirketleri her türlü sigorta
ihtiyacına cevap verebilecek şekilde
örgütlenmelerini tamamlamış
kuruluşlar olarak etkin hizmet
verebilecek düzeye ulaşmışlardır. |